Son Dakika
Türk şiirinin Selanikli şairi: Nazım Hikmet

Yayınlandı:
4 ay önce-
Yazar:
Haber Denizi
“Güzel Yüzlü Şair” veya “Mavi Gözlü Dev” olarak adlandırılan, dünyaca ünlü şair Nazım Hikmet Ran, vefatının 60. yıl dönümünde anılıyor.
Aynı zamanda roman ve oyun yazarı Ran, 15 Ocak 1902’de Selanik’te dünyaya geldi. İlkokul eğitimini Göztepe Taş Mektebinde tamamlayan Ran, ortaokula Galatasaray Lisesi’nde başladı. 1917’de ise Nişantaşı Lisesi’nden mezun oldu.
Çocukluk yıllarında dedesi Nazım Paşa’nın etkisiyle şiirle ilgilenmeye başlayan Nazım Hikmet, ilk şiiri “Feryad-ı Vatan”ı 11 yaşında kaleme aldı.
Ünlü şair, denizciler için yazdığı “Bir Bahriyelinin Ağzından” şiirinden etkilenen Bahriye Nazırı Cemal Paşa’nın desteğiyle 1917’de Heybeliada Bahriye Mektebi’ne girdi. 1919’da okulunu başarıyla tamamlayan Ran, Hamidiye kruvazörüne stajyer güverte subayı olarak atandı. 1921’de ise çeşitli nedenlere bağlı orduyla ilişiği kesildi.
Nazım Hikmet, 1920’de arkadaşı Vala Nureddin ile Milli Mücadele’ye katılmak üzere ailesinden habersiz Anadolu’ya geçti ve 1921’de Bolu Lisesi’nde kısa bir süre öğretmenlik yaptı. Daha sonra Batum üzerinden Moskova’ya giden Ran, Doğu Emekçileri Komünist Üniversitesi’nde iktisat ve siyasal bilimler eğitimi aldı.
Yurda dönüşünün ardından Aydınlık dergisinde çalışmaya başlayan ünlü şair, burada çıkan yazı ve şiirlerinden dolayı, 15 yıllık mahkumiyet cezası aldı. Kararın ardından Sovyetler Birliği’ne giden Nazım Hikmet, 1928’de Af Kanunu’ndan yararlanarak Türkiye’ye döndü ve Resimli Ay dergisinde çalışmaya başladı.
Tekrar 1938 yılında 28 yıl hapis cezasına çarptırılan ve 12 sene tutuklu kalan usta şair, Barışseverler Cemiyeti’nin kuruluşunda yer alarak, 1950’de yeniden Sovyetler Birliği’ne gitti.
Türkiye Komünist Partisi (TKP) üyesi olan ve ayrı ayrı toplam 11 davadan yargılanan Nazım Hikmet Ran, Bakanlar Kurulunca 1951’de Türk vatandaşlığından çıkardı. Sonraki yıllarını ise Sofya, Varşova ve Moskova’da geçirdi.
Yaşamı boyunca sayısız esere imza atan ve birçok ödüle değer görülen usta edebiyatçı, 3 Haziran 1963’te kalp krizi sonucu yaşama veda ederek, Moskova’da toprağa verildi. Nazım Hikmet, 5 Ocak 2009’da Bakanlar Kurulu kararıyla yeniden Türk vatandaşlığına kabul edildi.
Yazı Hayatı
Nazım Hikmet’in, hece vezniyle yazdığı ilk şiirleri “Yeni Mecmua”, “İnci”, “Birinci Kitap”, “İkinci Kitap” ve benzeri dergilerde yayımlandı.
Bahriye Mektebi’nde öğretmeni olan Yahya Kemal Beyatlı’ya yazdığı şiirleri gösterip eleştirilerini alan Ran, 1920’de Alemdar Gazetesi’nin düzenlediği yarışmada “Bir Dakika” adlı şiiriyle birincilik kazandı.
Usta şair, daha sonra “Aydınlık”, “Resimli Ay”, “Hareket”, “Resimli Her şey” ve “Her Ay” isimli dergilerde çok sayıda yazıya imza attı.
Eserleri 50’den fazla dile çevrilen Ran, “28 Kanunisani” başlıklı ilk şiir kitabını 1924 yılında Moskova’da, daha sonra “Güneşi İçenlerin Türküsü” kitabını 1928’de Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de yayınladı.
Sovyetler Birliği’nde yaşadığı yıllarda hece ölçüsünden ayrılan Nazım Hikmet Ran, şiirlerinde serbest ölçüyü benimseyerek, Mayakovski ve fütürizm taraftarı genç Sovyet şairlerden etkilendi.
Cezaevine girdiği yıllarda yazıları yayınlanmayan şairin 1940’lı yıllarda, Yeni Edebiyat, Ses, Gün, Yürüyüş, Yığın, Baştan, Barış gibi dergilerde İbrahim Sabri, Mazhar Lütfi takma adlarıyla imzasız olarak bazı şiirleri okuyucuyla buluştu. 1949 yılında cezaevindeyken Ahmet Oğuz Saruhan takma adıyla “La Fontaine’den Masallar” isimli kitabını çıkartan Nazım Hikmet’in eserleri, 29 yıl boyunca Türkiye’de basılmamıştı.
Nazım Hikmet’in “Dağların Havası” (Osmanlıca), “Güneşi İçenlerin Türküsü”, “835 Satır”, “Sesini Kaybeden Şehir”, “Benerci Kendini Niçin Öldürdü?”, “Taranta Babu’ya Mektuplar” isimli eserleri yaşamı sırasında okuyucuyla buluşurken, “Kurtuluş Savaşı Destanı”, “Rubailer”, “Memleketimden İnsan Manzaraları”, “Cezaevinden Memet Fuat’a Mektuplar”, “Kemal Tahir’e Mapushaneden Mektuplar”, “Kuvayi Milliye”, “Sevdalı Bulut”, “Nazım ile Piraye”, “Hikayeler”, “Piraye’ye Mektuplar”, “Henüz Vakit Varken Gülüm”ün de aralarında bulunduğu çok sayıda eseri ise vefatından sonra yayımlandı.
Akşam, Son Posta ve Tan gazetelerinde “Orhan Selim” takma adıyla fıkra yazarlığı ve başyazarlık yapan Ran’ın yine Orhan Selim imzalı “İt Ürür Kervan Yürür” adlı bir kitabı da bulunuyor.
Oyun yazarı olarak da tanınan Nazım Hikmet’in aralarında “Kafatası”, “Bir Ölü Evi” ve “Unutulan Adam”, “Ferhat İle Şirin”in de bulunduğu 22 tiyatro eseri, Türkiye’nin yanı sıra Rusya, Almanya, Macaristan, Polonya ve Çekoslovakya gibi ülkelerde sahneleniyor.
Türkiye’de serbest nazımın ilk uygulayıcısı olan Nazım Hikmet’in şiirleri, Ahmet Kaya, Ruhi Su, Edip Akbayram, Fikret Kızılok, Cem Karaca, Fuat Saka, Zülfü Livaneli ve Yunan besteci Manos Loizos gibi birçok sanatçı ve müzik grubu tarafından seslendirildi.
Aynı zamanda beyaz perdeye aktarılan Nazım Hikmet’in Bursa cezaevinde kaldığı yılları anlatan “Mavi Gözlü Dev” adlı film 2007 yılında vizyona girmişti. Biket İlhan’ın yönettiği filmde Nazım Hikmet’i ise oyuncu Yetkin Dikinciler canlandırmıştı.
UNESCO tarafından ilan edilen “2002 Nazım Hikmet Yılı” kapsamında hazırlanan, besteci Suat Özönder’in “Şarkılarda Nazım Hikmet” adlı albümü, Kültür ve Turizm Bakanlığının katkılarıyla yayımlandı.
Nazım Hikmet, her doğum yıldönümünde, Türkiye’den ayrıldığı son kara parçası olan Tarabya’da düzenlenen “Nazım’a Karanfiller” etkinliği ile anılıyor, ayrıca şairi ele alan çeşitli faaliyetler gerçekleştiriliyor.
Serbest ölçüde Türk şiirinin ilk örneklerine imza attı
Nazım Hikmet Ran, serbest ölçüde Türk şiirinin ilk örneklerini verirken, bir makalesinde şunları kaleme almıştı:
“Kafiyeli, vezinli şiir yazılmaz diyenler de kafiyesiz, vezinsiz şiir yazılmaz diyenler de dar kafalıdır. Şiir öyle de yazılır, böyle de. Ben şimdi bütün şekillerden yararlanıyorum. Halk edebiyatı vezninde de yazıyorum, kafiyeli de yazıyorum. Tersini de yapıyorum. En sade konuşma diliyle kafiyesiz, vezinsiz şiir de yazıyorum. Sevdadan da barıştan da inkılaptan da hayattan da ölümden de sevinçten de kederden de umuttan da umutsuzluktan da söz ediyorum. İnsana has her şeyin şiirime de has olmasını istiyorum. İstiyorum ki okuyucum bende bütün duygularının ifadesini bulabilsin.”
Moskova’dan 1924’te Türkiye’ye dönen Nazım Hikmet, Aydınlık dergisinde yayımlanan şiir ve yazılarından dolayı 15 yıl hapsi istenince yeniden Moskova’ya gitti.
Nazım Hikmet Ran’ın ilk şiir kitabı “Güneşi İçenlerin Türküsü”, 1927’de Bakü’de okuyucuyla buluştu.
Cumhuriyet’in 5’inci yıl dönümü münasebetiyle çıkarılan aftan yararlanmak üzere Temmuz 1928’de Türkiye’ye girerken yakalanan Nazım Hikmet, bir süre tutuklu kaldı.
Usta şair, yazı kadrosuna katıldığı “Resimli Ay” dergisinde bir yandan şiirlerini yayımladı, bir yandan da edebiyatın yerleşmiş değerlerine karşı sert çıkışlar yaptı. Kendisini “sosyalist şair” olarak tanımlayan Ran, sanatın amacı konusundaki tartışmada “Sanat, sanat için değildir.” diyerek toplumcu bir anlayışı benimsediğini ifade etti.
Eserlerinin büyük çoğunluğu vefatından sonra yayımlandı
Ünlü Fransız yazar ve düşünür Jean Paul Sartre, Nazım Hikmet’in vefatının ardından yaptığı açıklamada, şu ifadeleri kullanmıştı:
“Vefalı dost, yiğit savaşçı, insan düşmanlarının amansız düşmanı, her yerde insana hizmet etmek ama hiçbir şeye kayıtsız kalmak istemiyordu. Bilirdi ki insan yaratılmış bir mahluktur ve asla dünyaya hazır gelmiyor. İnsanın durmadan düşmanla savaşarak kendi kendini yaratması gerekmektedir. Sözün kısası, Nazım Hikmet’in dediği gibi asla uyumamak lazımdır. O asla uyumadı. Önemli olan odur ki, ölüm onun ilk ve son uykusu oldu.”
Yazar Yaşar Kemal ise kaleme aldığı “En Büyük Şairimiz” adlı makalesinde “büyük halk ozanlarının son büyük halkası” dediği Nazım Hikmet için “Türk dili var oldukça Nazım Hikmet de var olacaktır.” ifadelerini kullanmış, ayrıca “Eğer Nazım Hikmet gibi büyük bir yol gösterici gelmeseydi, edebiyatımız bu seviyeye çıkamazdı.” değerlendirmesinde bulunmuştu.
Nazım Hikmet Ran’ın doğumunun 100’üncü yılı dolayısıyla 2002 yılı UNESCO tarafından “Nazım Yılı” ilan edilmişti.
Novodeviçi Mezarlığı’nda toprağa verilen şair, 5 Ocak 2009 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla yeniden Türk vatandaşlığına kabul edildi.
Ran’ın “Dağların Havası” (Osmanlıca), “Güneşi İçenlerin Türküsü”, “835 Satır”, “Sesini Kaybeden Şehir”, “Benerci Kendini Niçin Öldürdü?”, “Taranta Babu’ya Mektuplar” isimli eserleri yaşamı sırasında, “Kurtuluş Savaşı Destanı”, “Rubailer”, “Memleketimden İnsan Manzaraları”, “Cezaevinden Memet Fuat’a Mektuplar”, “Kemal Tahir’e Mapushaneden Mektuplar”, “Kuvayi Milliye”, “Sevdalı Bulut”, “Nazım ile Piraye”, “Hikayeler”, “Piraye’ye Mektuplar”, “Henüz Vakit Varken Gülüm”ün de aralarında bulunduğu çok sayıda eseri ise vefatından sonra yayımlandı.
Eserleri 50’den fazla dile çevrilen şair, cezaevindeyken, İbrahim Sabri ve Mazhar Lütfi takma adlarının yanında imzasız olarak da bazı şiirlerini okuyucuyla buluşturdu, 1949’da ise Ahmet Oğuz Saruhan adıyla “La Fontaine’den Masallar” isimli kitabını çıkarttı.
Akşam, Son Posta ve Tan gazetelerinde “Orhan Selim” takma adıyla fıkra yazarlığı ve başyazarlık yapan Ran’ın yine Orhan Selim imzalı “İt Ürür Kervan Yürür” adlı bir kitabı da bulunuyor.
Oyun yazarı da olan Nazım Hikmet’in, “Kafatası”, “Bir Ölü Evi”, “Unutulan Adam” ve “Ferhat İle Şirin”in de aralarında bulunduğu 22 tiyatro eseri, Türkiye’nin yanı sıra Rusya, Almanya, Macaristan, Polonya ve Çekoslovakya’da sahnelendi.
Benzer Haberler
Son Dakika
Manisa’daki 10 yıllık hırsızlık olayını jandarma çözdü

Yayınlandı:
2 gün önce-
Eylül 21, 2023Yazar:
Haber Denizi
Manisa İl Jandarma Komutanlığı bünyesinde, olayların aydınlatılması için oluşturulan Parmak İzi İnceleme Timi, Salihli ilçesinde 10 yıllık hırsızlık olayını çözdü.
Manisa İl Jandarma Komutanlığı, olayların aydınlatılması için Laboratuvar Parmak İzi İnceleme Timi oluşturdu. Oluşturulan tim, Salihli’de 8 Mart 2013 yılında meydana gelen ve 10 yıldır faili meçhul olarak soruşturması devam eden evden hırsızlık olayını çözdü. Parmak İzi İnceleme Timi, olay yerinde tespit edilen parmak izinin teknik ve metodik olarak tekrar yapılan sorgulamasında şüphelinin S.K. olduğunu tespit etti.
Şüpheli hakkında adli işlem başlatıldığı öğrenildi.
Kaynak: https://www.manisadagundem.com/manisa/manisadaki-10-yillik-hirsizlik-olayini-jandarma-cozdu-h47415.html
Son Dakika
Kahve değirmenleri nasıl kullanılır?

Yayınlandı:
4 gün önce-
Eylül 19, 2023Yazar:
Haber Denizi
Peki, kahve değirmenleri nasıl kullanılır? Hangi modeller mevcut ve kahve değirmeni fiyatları ne kadar? İşte bu soruların cevapları.
Kahve değirmenlerini kullanmak oldukça basittir, ancak doğru öğütme seviyesini elde etmek için bazı püf noktalara dikkat etmek önemlidir. İşte adım adım kahve değirmeni kullanımı:
Hazırlık: İlk adım olarak, kullanacağınız kahve çekirdeklerini seçin. Taze kahve çekirdekleri kullanmak, kahvenizin lezzetini en üst düzeye çıkaracaktır. Ayrıca, kahve çekirdeklerinizin miktarını belirleyin. Her kahve değirmeni farklı kapasitelere sahip olabilir, bu nedenle kullanım kılavuzuna bakın.
Ayarları Yapın: Kahve değirmeninizin üzerinde genellikle öğütme seviyelerini ayarlayabileceğiniz bir düğme veya kadran bulunur. İhtiyacınıza göre öğütme seviyesini seçin. Örneğin, espresso için daha ince bir öğütme seviyesi gerekebilirken French press kahve için daha kalın bir öğütme seviyesi tercih edilebilir.
Çekirdekleri Öğütün: Kahve çekirdeklerinizi değirmenin haznesine koyun. Ardından, değirmeni çalıştırın. Değirmen, çekirdekleri seçtiğiniz öğütme seviyesine göre öğütecektir. Bu işlem sırasında kahve çekirdeklerinin aromaları serbest bırakılır ve tazelik sağlanır.
Kahvenizin Tadını Çıkarın: Öğütülmüş kahvenizi hemen kullanmak en iyisi, çünkü taze öğütülmüş kahve daha lezzetli olur. İhtiyacınıza göre filtre kahve demleyebilir, espresso yapabilir veya French press kullanabilirsiniz.
Kahve Değirmeni Modelleri
Piyasada birçok farklı kahve değirmeni modeli bulunmaktadır. İşte bazı popüler kahve değirmeni modelleri:
El Değirmenleri: El değirmenleri, manuel olarak çalışan ve genellikle taşınabilir olan modellerdir. Genellikle uygun fiyatlıdır ve kullanımı kolaydır. Hızlı bir öğütme sağlamayabilirler, ancak sessiz ve pratiktirler.
Bıçaklı Değirmenler: Bıçaklı değirmenler, bıçak benzeri kesici bıçaklar kullanarak kahve çekirdeklerini öğüten elektrikli modellerdir. Daha uygun fiyatlıdır ancak öğütme sonucu bazen homojen olmayabilir.
Burr Değirmenler: Burr değirmenler, iki döner bıçak arasındaki kahve çekirdeklerini ezer. Bu model, daha konsantre bir öğütme sağlar ve sonuçta daha lezzetli bir kahve elde etmenize yardımcı olur.
Kahve Değirmeni Fiyatları
Kahve değirmeni fiyatları, kullanım özelliklerine, markaya ve model türüne göre değişebilir. Piyasada birçok farklı marka bulunmaktadır ve her markanın farklı özelliklere sahip modelleri mevcuttur. Fiyatlar, marka ve modelin kalitesine, öğütme seviyelerine ve malzeme kalitesine bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Özellikle profesyonel kahve tutkunları için yüksek kaliteli burr değirmenler tercih edilebilir, ancak bütçenize ve kullanım ihtiyaçlarına göre uygun bir seçenek bulmak mümkündür.
Sonuç olarak, kahve değirmenleri kahve tutkunları için vazgeçilmez bir araçtır. Taze çekilmiş kahve çekirdekleriyle hazırlanan kahve, daha zengin ve lezzetli bir deneyim sunar. Kahve değirmeni seçerken, bütçenizi, kullanım alışkanlıklarınızı ve tercihlerinizi göz önünde bulundurarak en uygun modeli seçebilirsiniz. Unutmayın, doğru öğütme seviyesini elde etmek için deneme ve hata yapmaktan çekinmeyin ve kahve keyfini çıkarın.
Kaynak: https://www.eskisehirhaber26.com/kahve-degirmenleri-nasil-kullanilir
Son Dakika
Yönter: “Yılmaz Büyükerşen’in yapacağı birşey kalmadı”

Yayınlandı:
5 gün önce-
Eylül 18, 2023Yazar:
Haber Denizi
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Eskişehir İl Başkanlığı Kongresi gerçekleşti. Kongrede İsmail Candemir, yeniden seçilerek güven tazeledi.
Kongreye, MHP Genel Başkan Yardımcısı İzzet Ulvi Yönter’de katıldı. Yönter, kongrede yaptığı konuşma ile Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’e yüklendi.
Miadını doldurdu
Büyükerşen’in 1999’dan buyana belediye başkanı olduğunu vurgulayan Yönter, Yılmaz Büyükerşen’in artık miadını doldurduğunu ifade etti.
Teşekkür ediyoruz
İzzet Ulvi Yönter, “Yılmaz Büyükerşen’in yapacağı birşey kalmadı. Geçmişte yaptığı işleri de takdir ediyoruz, teşekkür ediyoruz.” dedi.
Cumhur İttifakı zafere imza atacak
Cumhur İttifakı olarak Büyükşehir Belediyesi’nin makus talihine son vereceklerini söyleyen Yönter, “Eskişehir’i kazanmaya hazırız. 2024’e heyecan ve hevesle hazırlanıyoruz. Artık biz Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanlığını Cumhur İttifakı olarak alacağız. Sayın Büyükerşen bir durum muhasebesi yaparak kendisini gözden geçirerek bu iş buraya kadarmış diyerek ömrünün kalanını torun severek geçirmesi başlıca temennimiz ve dileğimiz. Çünkü bu kadar yıllık şehir hizmetine bir mağlubiyet eklemesin, çünkü 31 Mart’ta Cumhur İttifakı Eskişehir’de büyük bir zafere imza atacak” şeklinde konuştu.
Kaynak: https://www.eskisehirhaber26.com/yonter-yilmaz-buyukersenin-yapacagi-birsey-kalmadi
Öne Çıkan Haberler
- Gündem2 sene önce
Sağlık uygulamaları savunmasız
- Gündem2 sene önce
Akıllı ev sistemleri hem güvenlik hem konfor sağlıyor
- Gündem2 sene önce
İzmir depremi iddianamesinde şok! Bile bile izin verilmiş
- Gündem2 sene önce
NASA Venüs’e iki uzay aracı gönderecek
- Gündem2 sene önce
Sivas Valisi açıkladı!
- Gündem2 sene önce
Aldatıldığımızı nasıl anlarız?
- Genel2 sene önce
İnstagram Takipçi Satın Almak
- Gündem2 sene önce
Atatürk’e hakarete tepki…