Kültür & Sanat

ALIŞILMIŞIN DIŞINDA BİR PERSPEKTİF; PAMUKKALE

Yayınlandı:

-

Pamukkale, kalsiyum oksitli suların 400 bin yılda oluşturduğu travertenleri ve Geç Hellenistik ile Erken Hıristiyanlık dönemlerinin kalıntılarını içeren Hierapolis Antik Kentini içinde bulunduran en önemli ve ilgi çekici merkezlerden biridir.

1988 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesine  alınan Pamukkale her yıl yaklaşık 2 milyon turisti ağırlamaktadır.

Hierapolis Antik Kentinde ilk kazılar 1950lerde İtalyan arkeologlar tarafından başlatılmıştır, günümüzde ise arkeoloji efsanesi haline gelmiş  Ord. Prof. Francesco D’Andria’nın ekibi tarafından sürdürülmektedir.

 

Pamukkale ve Hierapolis’in tarihçesine şöyle bir bakalım;

Pamukkale ve Hierapolis Antik Kenti Denizli İl merkezine 20 km uzaklıktadır. Antik Çağın önemli coğrafyacısı Strabon, Hierapolis’in bir Phrygia kenti olduğunu aktarmaktadır.

Pamukkale Travertenlerinin etkileyiciliği karşısında büyülenen Bergama Kralı II. Eumenes buraya M.Ö 2.yy başlarında Hierapolis kentini kurmuştur. Hierapolis ismi Grekçe de “Kutsal Şehir” anlamına gelsede aslında bir propaganda aracı olarak seçilmiştir, Grek ve Roma kültürü personifikasyonunda şehirler kadın, nehirler ise erkek olarak imgelenirdi, zira “Hiera” Bergama’nın efsanevi kurucusu Telephos’un karısının adıdır.

Hierapolis’in bulunduğu bölgenin yeraltı su kaynaklarının zenginliği kentte havuzlar, nymphaeumlar ve hamam kompleksleri yapılmasına önayak olmuştur. Tritonlu Nymphaeum, Antik Havuz, Kleopatra Havuzu, Hamam Kilise, Bizans Hamamı ve Büyük Hamam yeraltı su kaynaklarının kullanıldığı en önemli yapılardı. Bu yapılardan bazıları M.S. 60 yılında meydana gelen büyük deprem sonrası terkedilmiştir.

Hierapolis kentinde ayrıca 9.500 kişilik Antik Tiyatro, Kuzey ve Güney Nekropolleri – mezar stellerinde bölgenin getirisi olarak mermerin yanında kireç taşı da kullanılmıştır.-  Güney Roma Kapısı, Güney Bizans Kapısı, Kuzey Bizans Kapısı, Apollon Tapınağı, Oktokonus Tapınağı, Agora, Domitian Yolu, Frontinus Caddesi, Gymnasium, Aziz Philippus Martyrionu, Direkli Kilisesi, Katedral gibi çok önemli yapılar bulunmaktadır. Güncelliğini kaybetmeyen antik kent bu günlerde ise Roma Döneminde “Cehennemin Girişi” olarak adlandırılan Ploutonium’un açılmasıyla adından söz ettirmektedir. Yeraltı suları ve travertenleri sayesinde antik dönem boyunca turist çeken bu kent Geç Antik dönem boyunca da ilgi görmeye devam etmiştir. İsa’nın 12 Havarisinden biri olan Aziz Philippus’un burada öldürülmesi ve mezarının burada olması nedeniyle önemli Hıristiyanlık merkezlerinden biri olmuştur.

Pamukkale denilince bellek kayıtlarımız turkuaz ve beyazı, ikonlaşmış manzara fotoğraflarını önümüze serer ancak fotoğraf sanatçısı Haydar Pekdüz başka bir vizyon ile farklı perspektiften bakmamıza olanak sağlıyor.

Hem tarihi açısından hem de sunduğu görsel şölen ile Pamukkale yerli ve yabancı bir çok fotoğraf sanatçısının uğrak mekanlarından birisidir. Fotoğraf sanatçısı Haydar Pekdüz çocukluk ve gençlik yıllarının geçtiği Denizli’de hayran kaldığı Pamukkale’nin fotoğraflarını kendi özgün perspektifinden çekmiştir. Sanatçıyı radarımıza sokan konu tam da bu özgünlük aslında. Sanatçının Pamukkale konulu imge yaratma sürecine odaklandığımızda sadece travertenleri ve antik kenti görmüyor, arkeoloji ve günümüz insan hayatı arasındaki pozitif korelasyonu, antik dönem hayatının hala günümüz dünyası için de ne kadar çekici olduğunu, aslında Pamukkale’nin ne kadar önemli ve değerli olduğunu hissedebiliyoruz.

Sanat eserleri, insanlarda ve hatta bazı memeli hayvanlarda bir takım duyguları açığa çıkarır. Bu duygular kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Aslında sanat eserlerinin ve sanatçıların değeri de burada yatmaktadır. Bir fotoğrafta hem sanatsallık hem de gündelik hayatın harmanlanması oldukça zordur fakat sanatçının gerçekliği estetize etme çabası, varolan hayatın gündelik koşulları ile Antik dönem kalıntılarını ortak zeminde kaynaştırmaya yeterli olmuştur.

Fotoğraflarının içerisinde bir çok sinematografik detay bulunmakta. Tarihi sütunların üzerinde yüzüstü duran bir genç… Özgür iradesiyle kendisini nefes alamayacak bir konuma sokmuş olsa da çırpındığını görüyoruz. Hayatımızda gerçekten yorulup pes etmek istediğimiz zamanlar olduğunu inkâr edemeyiz. Gerçekten pes etmek mi istiyoruz? Yoksa nefes alamadığımız zamanlarda çırpınıyor muyuz? Kurtarılmak ya da suyun altında bizimle nefessiz kalacak birisine mi ihtiyaç duyuyoruz? …

Haydar Pekdüz Kimdir?

Sanatçı 1992 yılında Elazığ’da dünyaya geldi. Çocukluk ve ilk gençlik yıllarını Denizli’de geçirdi. Süleyman Demirel Üniversitesi ‘’Radyo ve Televizyon Programcılığı’’ bölümünde öğrenim görmekteyken, zorunlu staj için bir ajansta çalışmaya başlamasıyla fotoğraf sanatına ilgisinin olduğunu keşfetti. 2015 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Fotoğraf Bölümü’nü kazandı. Öğrenim gördüğü süreçte ve sonrasında ulusal ve uluslararası birçok sergide bulunarak başarılı işlere imza attı.

14 Şubat – 14 Mart 2020 tarihleri arası, Urban Challenges Karma Sergisi aracılığıyla Berlin’de Mahrem-i Esrar koleksiyonundan bir parça halka sunuldu.

Mahrem-i Esrar, 17 Aralık 2019’da Tematik Sergiler kuşağının ilk ayağı olan ‘’B E L L E K’’ sergisi için İzmir’de de daha önce yer almıştı.

Fotoğrafçı;’’Haydar Pekdüz’’ (Travertenler – Antik Havuz)

 

Haber: Arkeolog Ceren Karatağ

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Öne Çıkan Haberler

Exit mobile version